Irish Cream Aromalı Filtre Kahve 250 gr
Çekirdek Tipi: Arabica Gövde: Yüksek Asidite: Düşük İçim: Yumuşak İşleme Süreci: Yıkanmış Nasıl Demlenmeli: Filtre Kahve Makineleri, French Pres...
Tüm Detayları GösterHerkes bilmese de kahvenin tarihi aslında çok uzun bir geçmişe dayanıyor. Yüzyıllar boyunca birçok efsaneye konu olan kahve hem Türk hem de dünya kültüründe çok önemli bir konuma sahip.
Bugün farklı damak zevklerine hitap eden, kendine has lezzeti ve kokusu ile en güzel sohbetlere tat katan pek çok farklı kahve çeşidi bulunuyor. Peki hem lezzeti hem de sunumu ile gönülleri fetheden kahvenin bugünlere ulaşma hikayesi nasıldır?
Bu yazımızda, tarihinde dönüm noktaları olan kahvenin dünyanın farklı coğrafyalarına uzanan yolculuğuna hep birlikte tanıklık edelim istedik. İşte fincanında kırk yıl hatrı olan kahvenin tarihi serüveni!
Gündelik yaşamın vazgeçilmezlerinden biri haline gelen bir fincan kahve; dinlenmek istediğimiz kısacık bir arayı, sevdiklerimizle yaptığımız keyif dolu sohbetleri ya da bayram ziyaretlerini tamamlayan eşi benzeri olmayan içeceklerden.
Peki ama belki de her gün sofralarımıza, sohbetlerimize konuk ettiğimiz kahvenin tarihi hakkında gerçekten de yeteri kadar bilgiye sahip miyiz? Eğer bu soruya net bir “evet” ile yanıt veremiyorsanız, şimdi elinize en sevdiğiniz bir fincan kahveyi alın ve kahvenin sofralara uzanan macerasına ortak olun!
Kahvenin keşfedilmesi, kahve tarihinde hakkında en az doğru bilginin; dolayısıyla da en çok efsanenin olduğu dönemdir. Bu konuda yüzyıllardır anlatılagelen iki farklı efsane vardır.
Bunlardan ilki, kahvenin 9. yüzyılda Etiyopyalı bir çobanın güttüğü keçiler tarafından keşfedilme hikayesidir. Kaldi isimli bu çoban, keçilerinin bir ağacın meyvelerini yedikten sonra daha hareketli olduklarını fark eder. Daha sonra Kaldi’nin içinde bir merak uyanır ve kendisi de bu meyvenin tadına bakmak ister.
Bunun üzerine ertesi gün o da keçilerle birlikte ağacın altına gider ve keçilerin yediği yeşil yapraklı ve kırmızı kabuklu meyveyi dener. Meyveyi yedikten sonra kendisinin de tıpkı keçiler gibi çok daha enerjik ve mutlu olduğunu fark eder.
Kaldi, yaşadığı mutluluğu içinde tutamaz ve koşarak Etiyopya’nın yerel manastırındaki keşişlere yaşadığı durumu anlatır. Daha sonra keşişler de meyvenin tadına bakar fakat beğenmedikleri için ateşe atarlar. Çünkü Kaldi’nin getirdiği meyvenin tadı onlara çok acı gelmiştir.
Fakat sonra bir şey olur ve meyveler ateşte kavrulurken etrafa güzel bir koku yayılır. Bu kez baş derviş kavrulan meyvelerden bir içecek yapar ve tadına bakar. Sonra sırasıyla bütün keşişler bu içeceği içer ve hepsi çok beğenir. İçtikleri içecek keşişlerin bütün gece uyumadan ayakta durmalarını sağlar, böylece gece boyunca birlikte dua ederler.
İçtikleri bu içeceğin etkisinden öyle memnun kalırlar ki “kahveh” olarak adlandırdıkları kahve bitkisinin ünü yavaş yavaş tüm Etiyopya halkına yayılır. Elbette zaman içinde halk arasında ağızdan ağıza dolaşır ve sonunda tüm Arap yarımadası bu nefis içecekten haberdar olur…
Kahvenin keşfi ile ilgili anlatılan bir diğer hikaye de Kaldi’nin hikayesi ile benzer özellikler taşımaktadır. Efsaneye göre 1200’lü yıllarda Etiyopya’da yaşayan Şazeli isimli bir derviş, bilinmeyen bir sebepten dolayı bulunduğu dergahtan sürülür.
Derviş, aç ve susuz bir şekilde kendisine yeni bir yurt aramaya koyulur. Fakat geçtiği yollarda ne karnını doyurabileceği bir yiyecek ne de susuzluğunu giderebileceği bir içecek bulunmaktadır.
Çaresiz bir halde dolaştığı sırada karşısına kocaman, dallarında yemyeşil yaprakları ve kıpkırmızı meyveleri olan bir ağaç çıkar. Derviş karnımı doyurayım düşüncesiyle meyveleri yiyerek hayatta kalmaya çalışır.
Aradan zaman geçince dervişin arkadaşları bu ayrılığa dayanamaz ve Şazeli’yi bulmak üzere yola çıkarlar. Kısa sürede onun yanına ulaşırlar fakat derviş hastalanmış ve yollarda bitap düşmüştür.
Geri dönecek zamanları olmadığından dervişin karnını doyurmak için yediği kırmızı meyveleri, yanlarında getirdikleri bir testi su ile kaynatıp Şazeli’ye içirirler. Ardından arkadaşlarının çok kısa bir süre içerisinde iyileştiğine şahit olurlar ve kendileri de şifa niyetine bu içecekten içmeye başlarlar.
Bu şifalı içeceğin ünü dillerden dile dolaşır ve herkese yayılır. Böylece gencinden yaşlısına hemen herkes, şifalı etkilerinden yararlanmak için “sihirli meyve” olarak adlandırdıkları bu içeceği tüketmeye başlar.
Kahvenin keşfi ile ilgili en çok anlatılan bu iki efsanenin hangisinin doğru olduğu bilinmese de her iki hikayenin sonunda da kahvenin ünü yavaş yavaş farklı coğrafyalara yayılmaktadır.
Keşfinden sonra ünü ilk olarak Arap yarımadasına ulaşan kahve, bu bölgede epey popüler hale gelmiştir. Öyle ki 15. yüzyılın başlarından itibaren Yemen’de kahve yetiştirilmeye başlanmıştır.
Osmanlı İmparatorluğu’nun sınırlarının genişlemesi ile birlikte Osmanlı halkı da kahveyle tanışmıştır. Hatta 15. yüzyılın sonlarına doğru dönemin Yemen Valisi Özdemir Paşa, kahve lezzetini Osmanlı Sarayı’na sunmuştur. Böylece tarihte ilk kez Yemen’den İstanbula kahve ticareti de başlamıştır.
Zamanla kahve, sarayın en önemli içeceklerinden biri haline gelmiş; kırk kişilik kahve ustaları tarafından pişirilmeye başlanmış, hatta saray çalışanlarına bu ekibi yöneten “kahveci başı” adlı bir rütbe de eklenmiştir. Öte yandan haremdeki cariyeler de incelikleriyle kahve yapımı hakkında dersler almışlardır.
Kahve tüketimi Osmanlı’da yalnızca saray halkı ile sınırlı kalmamış, evlerde de pişirilmeye başlanmıştır. Yine aynı dönemde halkın bir araya geldiği “qahveh khaneh” olarak adlandırılan kahvehaneler de kurulmuştur.
İlki 1550 yılında İstanbul’da kurulan bu kahvehanelerde önce ticaret yapan insanlar sonra da yerli halk toplanarak kahve eşliğinde önemli konuları tartışmaya başlamışlardır.
Aradan yıllar geçerken kahve tüketimi yalnızca İstanbul ile sınırlı kalmamış farklı ülkelere de yayılmıştır. Avrupa coğrafyasında ilk olarak Venedik’te kahve tüketimine başlanması,1615 yılında Venedikli tüccarlar sayesinde olmuştur. Böylece kahve kültürünün en önemli ülkelerinden biri olan İtalya da kahve ile tanışmıştır.
Öte yandan Avrupa ülkelerinde ilk zamanlarda kahve tüketimi çok yaygın olmamıştır. Hatta öyle ki Venedikli rahipler tarafından kahve “şeytan icadı” olarak tanımlanmış ve tüketimi yasaklanmak istenmiştir. Fakat Papa 8. Clement tarafından onaylandıktan sonra kahve, Venedik dışındaki ülkelere de yayılmıştır.
Avrupa’da kahvenin tarihi yolculuğunu şu şekilde sıralamak mümkün:
Kahve tüketiminin yaygınlaşması ile bu zamana kadar yalnızca Arap yarımadasında yapılan kahve üretimi, artan talebi karşılama noktasında yetersiz kalmıştır. Bu doğrultuda farklı coğrafyalarda da kahve üretimine dair çalışmalar yapılmıştır:
Java adasında yetiştirilen kahve ağacı fidelerinden bir tanesi, 1714 yılında dönemin Fransa kralı XIV. Louis’e hediye edilerek Paris’teki Jardin des Plantes kraliyet bahçesine ekilmiştir.
Bu kahve ağacı tohumu sayesinde yalnızca yarım asırda milyonlarca kahve ağacı yetiştirilmiş, böylece Avrupa kahve kültürünün yeni merkezi haline gelmiştir.
Kahvenin tarihi, Amerika’da Avrupa ve Ortadoğu ülkelerine göre daha geç başlamıştır. Her ne kadar 1600’lü yıllarda tıpkı Avrupa’da olduğu gibi Amerika’da da kahve evleri sayıca çoğalmış olsa da bu dönemde çay, Amerika’nın en popüler içeceği olmaya devam etmiştir.
16 Aralık 1773 yılında kahvenin tarihinde bir dönüm noktası yaşanmış ve halk Kral III. George tarafından çaya getirilen vergilere karşı ayaklanma başlatmıştır. O dönemde İngiltere sömürüsü durumundaki Amerika’nın kaderini değiştiren bu olayın sonucunda 3 gemi dolusu kahve, Boston Limanı’na atılmıştır. Yapılan bu eylemler tarihe Boston Çay Partisi olarak geçmiştir.
Amerika’nın bağımsızlığını kazanmasındaki en önemli olaylardan biri olan Boston Çay Partisi’nin ardından kahve, Amerika’da da ün kazanmıştır. Hatta öyle ki bir fincan kahve “Cup of Joe” olarak adlandırılmış ve bugün Amerika’nın ulusal içeceği haline gelmiştir.
Günümüzde Amerika kültüründe en yaygın olan kahve çeşidi ise filtre kahve ve aromalı filtre kahvedir.
Kahve tarihine bakıldığında kahvenin, keşfinden bugüne dek dünya coğrafyasında popülaritesi her geçen gün artmış bir içecek olduğunu görüyoruz. Öte yandan kahvenin herkes tarafından bilinmesi gereken bir başka yönü de var: kahve yasakları.
Farklı dönemlerde ve çeşitli bölgelerde uygulanan kahve yasaklarını ise şu şekilde sıralamak mümkün;
Özetleyecek olursak kahvenin tarihi, içerisinde hem kutlamaları hem de yasaklamaları barındıran çok önemli bir geçmişe sahiptir. Şu anda beş kıtada üretilen, sayısız kahve çeşidi olsa da bildiğiniz gibi kültürümüzde Türk kahvesinin yeri her zaman apayrı olmuştur.
Yazımıza son verirken geleneksel Türk kahvesi, yöresel filtre kahveler, çekirdek kahveler ve diğer kahve çeşitleri söz konusu olduğunda, kahve uzmanı Mocaco Coffee kalitesine güvenebileceğinizi ve kahve siparişlerinizi tek tıkla oluşturabileceğinizi de belirtelim.
İlginizi çekebilir: